Blog on Kurdistan & Kurds

For a United and Independent Kurdistan

Kosova, Kırım Cumhuriyetleri ve Bağımsız Kürdistan meselesi

leave a comment »

Aşağıdaki yazıyı ilk 19 Mart 2014’ta Rojeva Kürdistan’da “Kırım’ın Kürdistan’a Etkisi” başlığıyla yayınlamışım. Sanırsam genel çerçevesiyle okunmayı hakeden bir analiz yazısı. İyi okumalar.

+ + +

Kırım’ın Kürdistan’a etkisi

Mart 19, 2014

Kendim bir hukuk uzmanı olmadığımı not düşmek isterim. Okulda muhasebe derslerinde az çalışıp en yüksek notları alırdım ama hukuk derslerinde hocanın ders notlarını hileyle sınav kağıdına birebir kopyalamama rağmen sınıfın en düşük notlarını almaktan kurtulamazdım. Hukuğa değinmem Kırım parlamentosunun bağımsızlık kararını Kosova’nın bağımsızlığıyla ilişkilendirmesinden dolayı.

Kosova’nın bağımsızlığı tehdidi

Kosova Parlamentosu’nun bağımsızlık ilanına bir iki gün kala Putin İspanya’ya bir resmi ziyarette bulunmuş ve havaalanından çıkar çıkmaz, yanında zamanın sağcı İspanya Başbakanı, ‘Kosova Kürdistan’dır, Katalonya – Bask’tır, Flamanya’dır’ demişti. Bu benzetmeyi de pozitif bir sebeple değil, Avrupalıları korkutmak için yapmıştı.

Avrupalıları kime karşı korkutuyordu? Avrupa’da Kürdistan’dan kim korksundu?

O zamanki rakibi Segolene Royal’le seçimden bir gün önceki karşılaşmada son tartışmasını yapan Nicolas Sarkozy, Royal’in ‘Türkiye AB’ye alınmalıdır’ tezine karşı ‘Kürdistan’ı bir sorun olarak Avrupa’ya alamayız’ deyivermişti. Demek ki Fransa Kürdistan’ı biliyordu!

Peki ama Avrupa’da Belçika’nın Flamanyasının, İspanya’nın Katalonyasının, Türkiye’nin Kürdistanının bağımsızlığından korkacak olan kimdi ki Putin Kosova ile tehdit ediyordu. Hatırlayalım ki Kosova’nın bağımsızlığı bir ABD projesi idi. Demek ki Putin Avrupayı bir Amerikan projesine karşı korkutuyordu. Demek ki bize görünen Batı bloğu bize göründüğü şekilde bir Batı Bloğu değildi. Benimki biraz muhasebe yapmak, biliyorum ama hukuğun (pezevenginin elinde kim isterse onunla yatmaya mahkum) ucuz bir sokak fahişesinden fazla anlamı olmadığını görmek için illa hukuktan sınıfta kalmaya da gerek yok. Hukuk en nihayetinde yönetenlerin eylemlerini meşrulaştırmaktan öte işe yaramıyor.

Kürdlerin uluslararası varlığı – yokluğu

Uluslararası ilişkiler yüzeyde göründüğü gibi ilerlemiyorlar ne yazık ki. Bunu da en iyi biz Kürdler bilmeliyiz. Yıllar yılı Sovyetlerin Bağımsız Kürdistan’a destek verdiği düşüncesiyle kendimizi avutmadık mı? Oysa gerçek o kadar yalınmış ki… Aso Zagrosi bunu Sovyet Arşivlerinde Kürdler başlıklı makalelerinde bizlerle paylaşmıştı. En riyakar (hipokrit – münafık; özüyle sözü bir olmayan) politikalardan biri meğer Sovyetlerin Kürd (Kürdistan değil, Kürd) politikası imiş: ‘Kürdlerin –bir etnisite olarak- ölmesine müsaade edilmesin ama güçlenebilmeleri, bağımsızlık iddia edilmelerine de asla müsaade edilmesin’. Neden? Nedir Kürdistan’ın dünyanın (o günkü) iki cephesi tarafından da birebir aynı muameleye tabi tutulmasının nedeni?

Bunları böyle yazınca ‘ilkel milliyetçiliğin sefaleti’ başlığında toparlanacak eleştiriler alıyorum. Varsın gelsin ama ideolojilerin (Marksizm de dahil) Marks’ın din için yazdığı üzere bir ‘afyon etkisi’ yaratmaktan öte kitle / entellektüel işlevi olamadığını da biz görmeliyiz.

Sözü uzatıyorum ama haritalar neden dinamik okunmalıdır konusuna nasıl ikna edici şekilde girebileceğimi de bilemiyorum. Önce yanlış ‘okumaları’ düzeltmek gerekiyor.

Rusya Hazar’da nasıl tehdit ediliyor?

Bir makale Rusya’nın Hazar’da İran harici ilk defa kendinden hariç donanma güçleriyle sınava girdiğine değinmişti. Biz Hazar’da Rus tarihini bilmediğimizden böyle yazınca bizim için ayakları havada abes bir konu olur ve Kürdistan’la ilgisini de anlamayız. Makalenin bahsettiği; Rusların zorlandığı, alışık olmadığı donanma güçleri, ABD’nin desteklediği ve (emin olun) üç beş bottan ileri gitmeyen Azeri ve Türkmen donanmacıkları. Rusya tüm o askeri haşmetiyle üzerinde silah değil silahlı insan bulunan üç beş bot ile nasıl zorlansındı?

Ukrayna coğrafyası – Ukrayna demografisi

Hasan ağabey Rusya’nın Kırım’ı anekslemesi üzerine yazdığı yazıda, kalem sürçmesi olacak, tarım kaynaklarıyla zengin Kırım’dan bahsediyor. Ukrayna’da tarım alanı zengin olan Doğu Ukrayna dediğimiz, Odesa limanından Donetsk’e kadar uzanan bölgedir. Kömür kaynaklarıyla da zengin, endüstriyel olarak Ukrayna’nın diş dolduran yegane kesimidir. Kırım, Donetsk ve civarıyla beraber etnik Rus nüfusun çoğunluk olduğu yerlerdir ama Rus yanlılıkta etnik Ukraynların çoğunluk olduğu tüm Karadeniz’in en önemli limanlarından Odesa ile aralarında pek bir fark yoktur. Ve ben hep şöyle bakarım bu türlü bilgileri ele alırken: benim bildiğimi ABD, Almanya, Rusya, Fransa, vs bilmez mi? Ukrayna meselesinde şöyle bakmalı olaya: Ukrayna’nın zengin doğusunda öteden beri Rus yanlısı nüfustan biri olsanız, Rusya’nın Kırım’ı ‘Batı’nın en sert açıklamalarına cevap vermeye tenezzül dahi etmeden anekslemesi üzerine nasıl bir ruh hali içine girerdiniz? Herhalde duygularınız coşardı.

Uluslararası ilişkilerde sır yoktur

Herhalde duygularınız coşardı.

Roman yazım tekniğinde karakterin hangi durumda hangi olaya ne tepki vereceğinin yazarı tarafından bilinir olmasına ‘verili karakter’ deniyor. Örnek Goriot Baba. Roman boyunca ne olursa olsun Goriot Baba kızlarına olan sevgisinden hareketle tepki verecektir. Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı etnik Rus veya etnik Ukrayn nüfusun hangi gelişmede ne tepki vereceği, dolayısıyla, sır mıdır? Veya Kiev’de işler karıştırılırken Rus Ayısı’nın nasıl tepki vereceği bir sır mı olurdu? Unutmayın ki Beyaz Saray ne kadar İsrail ve Rus ajanı kaynıyorsa Kremlin de o kadar Amerikan ve İsrail ajanı kaynıyor. Yani kimin ne durumda ne yapacağı aslında devletler açısından sır falan değil. Geriye kalır kitleleri manipüle etme yeteneği.

Ülke diye bildiklerimiz

İlgilenilen topraklar (demografi ve devlet ayrı başlıklar olmak üzere) her ülke açısından değişik. Bunu derken de ‘ülke’ kelimesinin ne olduğu doğru tanımlanmalı. Ben öteden beri ülkelerin sahteliğine (veya gerçekliğine) ikna olamadım bir türlü. Neticede Almanya dediğiniz şey bir ara Bonn’da toplanmış sonra tekrar asli ikametgahına geçmiş Berlin iktidarı değil midir? Rusya dediğimiz şey Rusya’nın geri kalanını kontrol eden Moskova iktidarı değil midir? Bugün Suriye dediğimiz şey Şam’dan o toprakları kontrol eden bir iktidar yoğunlaşması değil midir? Avusturya’yı Almanya karşısında gerçek kılan, tarihsel derinliği olan Viyana’daki iktidar yoğunlaşması değil de Avusturya’nın Alman etnik nüfusu mudur? Yani ülke dediğimiz şey bir sahteliktir, onu demek istiyorum. Bizim naif akıllı solcularımız varsınlar kendi bildikleri gibi okusunlar dünyayı ama biz Amerika dediğimiz şeyin ekonomik olarak New York’ta, siyasi olarak Washington’da yoğunlaşmış bir iktidar kümesinden öte birşey olmadığını unutmayalım.

Ve geliriz bugün Kırım’da olan bitenin biz Kürdleri (doğrusuyla Kürdistan’ı) nasıl etkileyeceğine.

Kürdistan var mı? Neresi?

Öncelikle Kürdistan’ın iktidarı (kümeleşmesi) nerede diye sormamız gerekmez mi?

Hakikaten, biz Kürdlerin iktidarı nerededir? İmralı’da mı? İktidarın esareti olamayacağına göre İmralı’da olmadığı kesindir. Qandil’de mi? Qandil’de olur ama çok seyyar ve zemini kaypak bir şey olduğundan oradadır diyemeyiz. Neticede ABD saldırgan davranmadığından gerilla komutanlarımız Qandil’de bu kadar uzun ve rahat ikamet edebildiler. Dolayısıyla Qandil’dedir de diyemeyiz. Hewler desem, orası da ABD koruması olmasa şu günkü ağırlığına gelemezdi demek gerekir. Hem zaten Kürdistan Başkanı da Hewler’de ikamet etmiyor. Orada da yoğunlaştıramadık. Süleymaniye halen Erdelan’dan kalma bir yerel iktidar yoğunlaşmasına sahip ve sahici bir yoğunlaşma bu, ama ulusal olma potansiyelinden uzaktır Süleymaniye’nin iddiası. Soranların Sorancı genel tavrı ulusallaşabilmelerinin önündeki en büyük engeldir.

E peki neresi Kürdlerin iktidar yoğunlaşmasının olduğu, Kürdlerin başkenti diyeceğimiz yer? Amed mi? Akılla dalge geçmek olmaz mı PKK’nin kırk yıllık politikasında Amed’e başkentlik (pay-i taht Farsçasıyla; Kürdçe peyitext) aramak?

Bern iktidarını kantonlarıyla paylaşır mı?

Uzun sözün kısası, henüz Kürdler bir ulusal siyasi irade olamamışlardır ve bu sebeple de bir Kürd analistinin yapabileceği en uzun boylu okuma ‘olanlardan biz nasıl etkileniriz’ türlü spekülatif çıkarımlardır. (Rojava’nın Kantonlarını saymayışım kimsenin zoruna gitmesin, yukarıda saydığım çeşniyi çoğaltmaktan öte hiçbir işe yaramaz kanton oluşumları; İsviçre örneğini verirken Bern’in gerçek bir başkent olduğunu ihmal ettiğiniz anda ne dediğinizi bilmediğinizi itiraf etmekten öte iş yapmış olmazsınız. Bern’in nasıl bir gerçek başkent olduğunu da size, Bern’in işgali altında yüzyıllarını geçirmiş Vodalılar, Lozanlılar anlatır en iyi).

Peki ya Kırım bizi nasıl etkiler?

Kırım bizi nasıl etkiler? Baştan da demiştim ya, hukuktan anlamam. Hukuk bir ucuz fahişe ve onu pazarlayan pezevengin elinde hangi sokağa sürülürse oraya gitmeye de mahkum (lütfen şu benzetmem de kimsenin zoruna gitmesin; ne orospuluk yoktur denilebilir ne de pezevenkler fahişeleri pazarlamıyor…)

Kırım bizi nasıl etkiler? Benim okumam Brzezinski’nin Sovyetler yıkılır yıkılmaz yazdığı ‘Büyük Satranç Tahtası’ isimli jeostrateji kitabına referans veriyor (tabii referans aklımda doğru kaldıysa; neredeyse yirmi yıl olmuş kitabı okuyalı). Buna göre hedef Merkez Asya’dır. Almanya durdurulursa Ukrayna’da durdurulur diyordu Brzezinski. Gelişmeler Brzezinski’yi birebir doğrulamıyor da, ne?

Kırım bizi nasıl etkiler? Hukuk üzeri hiç etkilemez. Veya şöyle diyelim: Kosova’nın etkilediğinden daha fazla etkileyemez. Ve zaten Kırım parlamentosu da bir siyasal entite olarak bağımsızlığı Kosova’nın bağımsızlık deklarasyonuna atıfla gerekçelendirdi.

Kırım bizi nasıl etkiler? İşin doğrusu, ABD’nin bugün için Hewler’e verdiği rolden öte etkilemez. ABD’yle girdiğimiz bir güreştir bizimki ve ABD bize ne kadar kazandırırsa o kadar kazanıyoruz oyunda. Rusya da Kırım’ın bağımsızlığında çerçevesini ABD’nin çizdiği Kosova bağımsızlık deklarasyonuna atıfta bulunduğuna göre, Rusya için de oyun, kurallarını ABD’nin çizdiği şekilde cereyan ediyor demektir zaten. Gerisinde bize Putin’in ABD’ye karşı İspanya’da Kosova’nın bağımsızlık ilanıyla korkuttuğu Avrupa’nın Avrupa’nın hangi güç merkezi (başkenti) olduğunu düşünmek kalır. Bu da Berlin’den başkası değildir.

Bir önceki yazımda da demiştim. Almanya Kürdistan için stratejik bir tehdittir ve emperyal heveslerinin ilk adımı olan Ukrayna’nın Doğusunu (kendi okumamla) bir Amerikan – Rus ortak yapımı senaryoyla yitirmiş olması hayrımızadır. (Geriye kalır Kürdistan için Rus tehdidi. Rusya bir Kürdistan istemeyecektir. Rusların perspektifli harita okumalarında Kürdistan’a yer yoktur. Kalırız ABD’yle. Kalırız ABD’nin şimdiye kadar yatırım yaptığı Hewler’le. Ve ABD görünürde Neçirvan’a yatırım yapıyor. Ne ki, görüntüler genelde aldatıcıdır. Kimbilir ne var ABD’nin kol yeninin içinde de, bizim haberimiz yok.)

M. Husedin (Twitter @MHusedin)
mhusedin@yahoo.com

Written by M. Husedin

19 December 2023 at 8:58 PM

Posted in Uncategorized

Leave a comment